Perşembe, Mart 28, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

ADEF ; 15 KASIM 1937'DE İDAM EDİLEN SEYİT RIZA VE YOLDAŞLARINI UNUTMADIK !

 

 

ADEF ; 15 KASIM 1937'DE İDAM EDİLEN SEYİT RIZA VE YOLDAŞLARINI UNUTMADIK !

 

Bundan 79 yıl önce, 4 Mayıs 1937 tarihinde dönemin Bakanlar Kurulu kararı ile Dersim'e yönelik "Tedip-Tenkil" harekatı fiili olarak başlatılmış oldu. Osmanlı'dan günümüze kadar defalarca katliama uğrayan Dersim; Tarihin en vahşi ve en kanlı olanını ise Cumhuriyet döneminde, 1937-38 yılları arasında soykırımla karşı karşıya kalarak yaşadı.

Tarihin tanıklık ettiği , insanlığa karşı işlenen suçların sayfasına yazılan bu planlı saldırı ile Dersim insanlık tarihinden silinmek ve toplu olarak yok edilmek istendi.
Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak'ın onayı ile 4 Mayıs 1937 tarihinde çıkartılmış olan kararname, Dersim'e yönelik yapılacak olan Soykırım Harekatı'nı karar altına almıştı. Bu nedenle bu gün adını tarihe KARA GÜN-YAS olarak yazdırdı.

1937 yılının Mayıs ayında başlayıp, 1937 yılının Eylül ayına kadar süren soy kırım hareketinin birinci evresi Seyit Rıza ve arkadaşlarının teslim olması ile birlikte son bulmuştu.

Seyit Rıza ve arkadaşları; Kamer Ağa, Refik Hüseyin, Fındık Ağa, Use Seydi, Cebrail Ağa ve Hasan Ağa 14 Kasımı 15 Kasıma bağlayan gece hukuksuz ve düzmece bir mahkemenin ardından, Seyit Rıza'nın yaşı küçültüp, oğlu Refik Hüseyin'in ise yaşı büyütülerek gecenin saat beşinde, bir otomobilin ışığı altında vahşice idam edilirler.

Seyit Rıza'nın bu zalimlerden bir tek istegi vardır. Derki"beni oğlumdan önce asın" fakat zalimler öyle ahlaksızdırki; Seyit Rıza'nın bu son isteğini yerine getirmedikleri gibi, oğlunun idamını Seyit Rıza'ya izlettirerek zevk alırlar.

Sonra Seyit Rıza sehpaya gelerek, Elazığ Buğday meydanının sessizliğini sanki binlerce kişi varmış gibi yankılandırır ve eli kanlı zalimlere diz çekmeyerek tarihe not düşer.
İdamını kendisi gerçekleştirirken "Ben sizin hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu, bende sizin önünüzde diz çökmeyeceğim buda size dert olsun" diyerek zalimleri idamını gerçekleştirirken yargılar.

Biz Dersimli'ler bugün tarihimizden ve Seyit Rızaların gösterdiği bu dik duruştan örnek alarak çalışmalarımızı yürüteceğiz ve onların bu dik duruşlarına layık olarak yürüyeceğiz.

Seyit Rızaların idamı ile birlikte Dersim'deki soy Kırım'a son verilmez, bilakis daha kapsamlı bir hazırlık ile birlikte; 1938'in Haziran ayında başlayan ikinci "Tenkil ve Tedip" harekatı 1938'in Eylül ayının sonlarına doğru son bulur. Dersim kanlı bir soy kırım harakatı ile haritadan silinmiştir.

Peki neden Dersim'e Yönelik böyle bir Soykırıma başvuruldu ?

Dersim'e yönelik Soykırım politikalarının temelleri Osmanlı'da mevcuttu. Dolayısıyla, bu planın kökleri TC öncesine dayanır.
Kökleri Osmanlı'da bulunan, İttehat ve Terakki döneminden başlanarak, Cumhuriyetin Kuruluşu ile daha da belirginleşen; " Tek Devlet, Tek Ulus, Tek İnanç, Tek Dil " eksenli Sünni islamcı, Irkçı, inkârcı Faşist Devlet anlayışının sonuçları olarak; 1925 Şark ıslahat kanunu, 1934 Iskan Kanunu, 1935 Tunç-eli Kanunu Dersim Soykırımı'nın alt yapısını oluşturan kanunlar olarak planlı ve uzun bir dönemi kapsayan hazırlıklar olarak karar altına alınıp, adım adım hayata geçirildi.

Sünni Türk Devlet politikası Dersim'deki soykırımın temelini oluşturmaktaydı. 4 Mayıs 1937 Tenkil harekatı; Desim etnik kimliğinin Türkleştirilmesi ve " Alevi-Kızılbaş sapkınlığının " terbiyesi içindi.
1915 Ermeni Soykırımı, Rum (Pontus), Asuri, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi Soykırım ve katliamları aynı mantığa dayanıyordu ve aynı devlet anlayışının sonuçlarıydı.

Bu kapsamlı planlamalar sonucunda hayata geçirilen Dersim Soykırımında; 80.000 civarında insan hayatını kaybetti, bir o kadarı sürgüne gönderildi, kız çocukları Türk subaylarına peşkeş çekilerek bir çoğu zorla evlendirildi, bir çoğuda evlatlık verilerek asimile ve Türkleştirme politikalarına tabi tutuldu. Deyim yerindeyse Dersim, canlı ve cansız nesneler olarak haritadan silinmek istendi. Dersim Soykırımı diger soykırımlardan farklı olarak çok vahşi, acımasız, büyük bir kin ve öç alma duygusu içerisinde gerçekleştirildi. Önceleri Devletle işbirliği yapan aşiretlerden insanlarında. sonradan toplu katliamlardan geçirilmesi; Dersim "etnik temizliğinin" boyutlarını ortaya koyan önemli bir etmendi.

1915 Ermeni Soykırımı'nda Ermeni Halkı'na kucak açan, koruyan ve acılarını paylaşan Dersim halkı; bu tutumu dolayısıyla'da TC. Devletinin kara defterine kaydedilmişti. Soykırıma yol açan nedenlerden bir taneside bu tutumu idi. Bir diğeri egemenlere yüz yıllar boyunca boyun eğmemesi, kendi içinde otonom, Özerk yaşayışı, önemli bir neden ise, Alevi-Kızılbaş inancına sahip olmasıydı.

Egemenler açısından Dersim üzerindeki planları ve yok etme politikası değişmemiştir. Bir biri ile hemen her konuda dalşan hakim sınıflar, Dersim konusuna gelindiğinde, tarihsel geçmiş ve bugünün de gösterdiği gibi büyük bir uyum içinde hareket etmektedirler.

Bügün açısından da tarihi soykırımlar değişik biçimlerde devam etmektedir. Kültürel ve ekolojik kırım, inanç asimilasyonu, Kalekollar, HES'ler, Barajlar ve yozlaştırma politikaları ile Dersim günümüzde de çok çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır.
Devlet gerçekleştirdiği tarihi soykırımlar ile yüzleşmemiş ve özür dilememiştir.
4 Mayıs Tertelesi resmi anma günü olarak kabul edilmemiştir.
AKP ve düzen partileri sürekli olarak Dersim konusunu istismar ederek, oy devşirmeye yönelik Dersimin acılarını istismar etmişlerdir.

Tarihi, Soykırımlar ve katliamlar tarihi olan TC Devleti; kendi inkarcı, imhacı tarihi ile yüzleşmedigi gibi, son altı aydan boyanı Kuzey Kürdistan'da tarihin en kanlı, vahşi insanlık dışı uygulamaları ile Kürt halkına karşı açık bir soykırım uygulanmaktadır.
Cizre, Sur, Silopi, Şırnak, İdil, Yüksekova ve bir çok il ve ilçede sokağa çıkma yasakları ile hayatı cehenneme çeviren TC Devletinin kolluk güçleri, binlerce insanı katledip, yüz binlercesini ise, tehcire zorlamıştır.

Dün Dersim'de neler yaşanmış ise, bugün Kuzey Kürdistan'da aynı tarihi soykırım yaşanmaktadır.

Bu süreç bugün tek adam dikta rejimine verilen en barbar faşizm dönemini halklarımıza dayatmaktadır.

Basına, Medya kuruluşlarına, Akademisyen, yazar, aydın ve sanatçılarında içinde bulunduğu tutuklama ve sindirme operasyonları,
HDP Eş Başkanları ve Milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının tutuklandığı, hukuk ve yasaların hiçe sayıldığı karanlık bir dönemin şeriyatçı Faşist rejimi adım adım inşa ediliyor.
Bugün yaşananlar tam anlamıyla siyasi bir Soykırımdır.

Dersim Halkı'nın kaderi ile Kürt halkının, Alevilerin ve ezilen bütün halkların kaderi ortaktır. Bu nedenle Dersimli ler Kürt coğrafyasında yaşanan soykırıma karşı Kürt halkı ile birlikte, mücadele alanlarında ortak mücadele etmelidirler.

Bugün, ezilen ötekileştirilen tüm mazlum halklara karşı topyekün bir saldırı başlatılmıştır. Bu saldırılara karşı birlikte ortak mücadeleyi geliştirmek aslolan görevimizdir.
Bu bilinçle çalışmalarımızı ortaklaştırarak sürdürmek çok anlamlı olacaktır.

Federasyonumuz ADEF; bu vesile ile, Dersim'liler başta olmak üzere, bütün ezilen halklarımızı bizi yok etmek isteyen zalimlere karşı birlikte ortak mücadeleye çağırmaktadır.

Seyit Rıza ve Yoldaşlarını Unutmadık !!!

Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF)

14.11.2016