Cuma, Mart 29, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Yüksekdağ: İçeride de dışarıda da sözümüzü söyleyeceğiz

 

 

Yüksekdağ: İçeride de dışarıda da sözümüzü söyleyeceğiz



Orada elinde silah tutanlar halka, sivil insanlara karşı silahlarını kullandılar. 3 ayrı bodrumda insanlar vahşice katledildi. Beni bırakın cezaevine atmayı idam etseniz de ben bu gerçekleri söylerim. Bu insanlar vahşice öldürüldü ve sivil insanlardı. Gencecik çocuklar katledildi. Yaşlı kadınlar ve insanlar katledildi. Bölgede görev yapan güvenlik güçlerinin faaliyetleri ortaya çıkarılmadı. Karanlık faaliyetler bunlar.Cenazeleri ailelerine teslim edilmedi bu insanların. Bedeni çırılçıplak teşhir edildi. Benim için siyasi iktidar karşısında bunları söylememek en büyük ahlaksızlıktır.

 

DİHABER / 17:32 22 Aralık 2016

 

MERSİN - Mersin SEGBİS ile hakim karşısına çıkan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, içeride de dışarıda da sözlerini söyleyeceklerini belirterek, "Yaşanan acılarla yüzleşmeliyiz. 3 ayrı bodrumda insanlar vahşice katledildi. Bırakın cezaevine atmayı, idam etseniz de ben bu gerçekleri söylerim. Bunu elbet siyasi iktidara soracağım. Sormamak ahlaksızlık olur" dedi. 

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Mersin'de yıl içerisinde katıldığı iki ayrı etkinlikte yaptığı konuşmalar nedeniyle nedeniyle hakkında "Örgüt propagandası yapmak" ile "Türk milletini, cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni alenen aşağılama" iddialarıyla hakim karşısına çıktı. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, Yüksekdağ Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katıldı. Duruşmada ayrıca, Yüksekdağ'ın avukatları ile HDP Milletvekilleri Behçet Yıldırım ile Lezgin Botan'ın yanı sıra yurttaşlar da katıldı. 

İKİ DOSYA BİRLEŞTİRİLDİ

Duruşma salonu ve koridoru çevik kuvvet polisleri tarafından adeta ablukaya alındı. Mahkeme, Yüksekdağ'ın 2016/364 esas sayılı dosya ile 2016/632 esas sayılı dosyaların birleştirilmesine karar verdikten sonra duruşmaya geçildi.

Yüksekdağ savunmasında hala dokunulmazlığı ve görevi devam eden bir milletvekilli olduğunu belirterek, "Siyaset yapma hakkının herhangi bir dava konusu yapılması kişisel hak ve demokrasinin ihlal edildiği anlamına geliyor. Siyasi açıdan da hukuk açısından da tamamıyla bir garabet durumu söz konusudur. Bu yargılardaki temel mesele de bizim siyasi çalışmalarımızda yaptığımız konuşmalarımızın dava konusu yapılmasıdır. Bu yargılamalar Türkiye'de söz söyleme ve siyaset yapma hakkının ihlal edilmesinden öte bir şey değildir" dedi. 

'MECLİSTE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE ANAYASA İHLAL EDİLDİ'

Meclis'te yapılan değişiklikle Anayasa ve evrensel hukuk kapsamında değerlendirilecek hakların ihlal edildiğini ifade eden Yüksekdağ, bu çelişkinin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Türkiye'deki siyasi ortam nedeniyle böyle bir karar alındığını vurgulayan Yüksekdağ, "Ve yargılanmak durumunda kalıyoruz. Bu baştan itibaren yargı önünde bir sorun olarak görülmektedir. Bizim yargılamalarımız bir normalize üzerinden yapılmıyor" diye belirtti.

SAVUNMAYA HAVA MUHALEFETİ ENGELİ

SEGBİS sisteminde sık sık meydana gelen ses kesilmeleri üzerine avukatlar itiraz ederek, müvekkillerinin kendisini ifade edemediğini ve savunma hakkının elinden alındığını ifade etti. Bunun üzerine yapılan incelemede SEGBİS sisteminde hava muhalefeti nedeniyle sorun yaşandığını belirten avukatlar, duruşmanın ertelenmesini talep etti.

Verilen kısa bir aranın ardından Yüksekdağ, savunmasına devam etti.
SEGBİS'in sadece bu güne ait bir sorun olmadığını belirten Yüksekdağ, haklarının her şekilde ihlal edildiğini söyledi.

'SİYASİ OTORİTENİN ELİYLE OYUN OYNANIYOR'

"Anayasayı delmek suretiyle Anayasa değişikliği yapıldı" diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti: "Bu yargılamalar kötü bir noktadan başladı. Bu yargılamalar siyasetin bütününü etkileyecek sorunlar haline geldi. Otoriter rejimlerde ve şu anda Türkiye'de inşa edilmek istenen otoriter rejimin sonuçlarıdır bunlar. Bugün siyaset kurumunun baskısı altında olan yargı ve kuvvetler ayrılığı ilkesi darbelenmiştir. Siyasi iktidarın baskısı altında bırakılan bir yargı sistemi vardır. Kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması bağımsız yargının ortadan kaldırılmasıdır. Siyasi otoritenin eliyle böyle bir oyun oynanıyor." 

'AKP SİYASİ OLARAK ÇÖZEMEDİĞİ SORUNU HAPSEDEREK ÇÖZMEYE ÇALIŞIYOR'

İktidarın kendilerine soramadığı hesabı yargı yoluyla sormaya çalıştığını ifade eden Yüksekdağ, "Siyasi olarak bizim sözlerimize karşı bir söz söyleyemiyorlar. O yüzden bu yola başvurulmuştur. Siyasi iktidar Meclis'teki haksız çoğunluğunu kullanarak bu yola başvurmuştur. Gerçek anlamda söz söyleme kifayetini kullanamayan iktidar bizi yargı yoluna itmiştir. Mahallede kavga eden iki çocuk gibi siyasi iktidar da çocukça yaklaşarak siyasi olarak çözmesi gereken bir sorunu yargı yoluyla hapsederek çözmeye çalışmıştır" dedi. 

'İÇERİDE DE DIŞARIDA DA SÖZÜMÜZÜ SÖYLEYECEĞİZ'

İçeride de dışarıda da sözlerini söylemeye ve demokrasi anlamında yapmaları gereken her şeyi yapacaklarını kaydeden Yüksekdağ, "Biz içerdeyiz diye mücadelemizde vazgeçecek değiliz" diye belirtti. 

'SİYASETÇİNİN CEZASINI HALK KESER'

Siyasetçinin siyaset yaptığı için yargılanamayacağının altını çizen Yüksekdağ, şunları aktardı: "Siyasetçinin cezasını halkı keser. Oy vermez ve işimizi yapamadığımızı söyler ve ona göre cezasını keser. Bir siyasetçi için bundan büyük bir ceza olamaz. Ancak bu şekilde siyasi iktidarın yönlendirmesi ile ceza verilmesi yoluna gidilemez." 

'İDAM ETSENİZ DE GERÇEKLERİ SÖYLEYECEĞİM'

Türkiye'de unutulmayacak acıların yaşandığı bir dönem yaşandığını dile getiren Yüksekdağ, "Cizre'de, Sur'da ve daha birçok yerde. Bu yaşanan acılarla yüzleşebilmeliyiz. Bizler siyasi iktidarın aksine bu yaşananlara farklı bir pencereden baktık. Ve şunu söyledik. Orada elinde silah tutanlar halka, sivil insanlara karşı silahlarını kullandılar. 3 ayrı bodrumda insanlar vahşice katledildi. Beni bırakın cezaevine atmayı idam etseniz de ben bu gerçekleri söylerim. Bu insanlar vahşice öldürüldü ve sivil insanlardı. Gencecik çocuklar katledildi. Yaşlı kadınlar ve insanlar katledildi. Bölgede görev yapan güvenlik güçlerinin faaliyetleri ortaya çıkarılmadı. Karanlık faaliyetler bunlar.Cenazeleri ailelerine teslim edilmedi bu insanların. Bedeni çırılçıplak teşhir edildi. Benim için siyasi iktidar karşısında bunları söylememek en büyük ahlaksızlıktır. Dün söyledim bugün de söylüyorum. Silahlı bir insan bile olsa cenazesi ailesine verilmese, bedeni teşhir edilse de fark etmez. Ben bunu elbet siyasi iktidara soracağım. Sormamak ahlaksızlık olur" şeklinde konuştu. 

Yüksekdağ'ın savunması ardından mahkeme heyeti duruşmayı, 28 Şubat 2017 tarihine erteledi.