Perşembe, Mart 28, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

KCK: Öcalan özgürleşmeden silah bırakılmaz, çağrıyı HDP ya da Öcalan değil, özgür hareketimiz yapar!

KCK: Öcalan özgürleşmeden silah bırakılmaz, çağrıyı HDP ya da Öcalan değil, özgür hareketimiz yapar!

'Kürt sorununda Kürt Özgürlük Hareketi taraftır; Önder Apo da baş müzakerecidir'

KCK Yürütme Konseyi "seçim sonrasında Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiğini, bu gerçekleşmeden HDP ya da Öcalan'dan gelen silah bırak çağrısını kabul etmeyeceklerini" açıkladı. “Kürt Özgürlük Hareketi’nin Önder Apo özgürleşmeden, çözüm iradesi ortaya çıkıp ciddi adımlar atılmadan silahları bırakması mümkün değildir” ifadelerinin yer aldığı KCK açıklamasında “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, gerillanın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen Özgürlük Hareketimize aittir. HDP PKK’nin yasal partisi değildir. Böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Önder Apo’nun da böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir” denildi.

Temel sorun demokratikleşme

Fırat Haber Ajansı’nda yer alan açıklamada, Türkiye’nin temel sorununun demokratikleşme olduğunu ve Türkiye’deki kronik sorunların demokratikleşmeden kaynaklandığını savunan KCK açıklamasında, “Bu nedenle demokratikleşme temelinde çözülmesi gereken sorunlara vurgu yapan HDP’nin oyları yüzde yüz artmıştır. Bu oy artışının sadece Kürtlerle sınırlı kalmaması, oy artımının çoğunluğunun Türkiye şehirlerinden ve birçok toplumsal kesimden olması, Türkiye toplumunun ve Kürt halkının en temel beklentisinin demokratikleşme olduğunu ortaya koymaktadır. Mevcut statükoyu korumak isteyenlerin oyu ya eski düzeyde kalmış, ya da AKP’de olduğu gibi büyük bir düşüş yaşamıştır. Bu gerçeklik, Türkiye’nin girmesi gereken kulvarı göstermektedir. Bunun da demokratikleşme olduğu açıktır” denildi.

AKP sözünü tutmadı

Türkiye’nin demokratikleşme sorununun merkezinde Kürt sorununun demokratik çözümünün yer aldığını belirten KCK, “Alevilerin, farklı etnik ve inanç toplulukların sorunları, kadın ve gençliğin sorunları, emekçilerin ve yoksulların ciddi sorunları da bulunmaktadır. Ancak tüm diğer sorunlara da doğru bir yaklaşım göstermek ve çözümü için adım atmak en başta da Kürt sorununda zihniyet değişimi yapmak ve çözüm için adım atmakla mümkündür” diye belirtti. “Kürt sorununun çözümsüzlüğünün tüm toplumsal sorunların çözümünde ayak bağı olduğunu” belirten KCK, AKP’nin Türkiye toplumuna verdiği demokratikleşme sözünü tutmadığını” öne sürdü.

3 aşamalı çözüm planı

Erdoğan’ın, “Düşünmezseniz böyle bir sorun olmaz” sözlerini hatırlatan ve AKP iktidarının da sorunun çözümü konusunda oyalama politikalarına başvurduğunu belirten KCK, “Kürt sorununun çözümünü değil de Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesini hedefleyen politikalar izlemiş, bu politikaları da bugüne kadar bırakmamıştır” dedi. Abdullah Öcalan’ın, demokratik çözüm için geliştirdiği çözüm projelerini ve bunların gerçekleşmesi için ilan edilen ateşkesleri hatırlatan KCK, Öcalan’ın 2013 Newroz’unda Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için açıkladığı demokratik çözüm deklarasyonundan sonra AKP hükümetinin de bilgisi dahilinde üç aşamalı bir çözüm planı hazırlandığını kaydetti. KCK, “gerilla güçlerinin geri çekilme sürecine rağmen, AKP hükümetinin demokratik çözüm için yapması gereken yasal ve anayasal çalışmaları yürütmediğini” iddia etti.

Erdoğan değersizleştirdi

Geçen süreç boyunca AKP hükümetinin hiçbir adım atmadığını belirten KCK, bunun karşısında Öcalan’ın ilk önce 2014 Kasım’ında üç aşamalı demokratik müzakere taslağını taraflara sunduğunu, daha sonra da Dolmabahçe Mutabakatı’nın yayınlandığını hatırlattı. “Dolmabahçe deklarasyonu, hem AKP, hem de HDP için seçime bağlayıcı bir demokratikleşme taahhüdüyle girmek anlamına geliyordu” diyen KCK, ancak kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dolmabahçe Mutabakatı üzerinden tüm müzakere mekanizmalarını reddederek, devletin çözüm politikaları olmadığını ve İmralı görüşmelerinin de kendileri açısından bir değerinin bulunmadığını ilan ettiğini kaydetti.

Çözüme yönelik politika

“7 Haziran seçimleriyle birlikte on yıldır demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için adım atmayarak sorunları ağırlaştıran AKP hükümetinin sona erdiğini” savunan KCK, “Bu aynı zamanda AKP’nin oyalama politikalarının son bularak demokratikleşme ve Kürt sorunu başta olmak üzere tüm sorunların çözümü için yeni politikaların devreye girmesi anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı. “AKP hükümeti 13 yıldır beklenti yaratma ve oyalama politikası izlemiştir. Yeni dönemde bu politikanın ve bu politikanın ortaya koyduğu uygulamaların tekrar edilmesi, eski çıkmaz politikaları sürdürmek olacaktır. Bu nedenle eskinin tekrarı kabul edilemez” diyen KCK, artık doğrudan çözüme yönelik politika, adım ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu belirtti.

Öcalan başmüzakereci

KCK, çözüm ve müzakere koşulları için şunları kaydetti:

“Kuşkusuz Kürt sorununda Kürt Özgürlük Hareketi taraftır; Önder Apo da baş müzakerecidir. Kürt sorunu müzakereler ve Meclis’in devreye girmesiyle çözülecek bir sorundur. Bu açıdan ilk başta iki temel adımın atılması gerekir. Birincisi, Önder Apo’nun özgürlüğü başta olmak üzere müzakere koşullarının hazırlanması, ikincisi bu müzakere temelinde Meclis’in devreye girmesidir. Meclis’in devreye girerek üzerinde anlaşılan çözüm adımlarının yasal ve anayasal güvenceye kavuşturulmasıdır. Kuşkusuz bu iki temel konu açısından tahkim edilmiş ve tarafların karşılıklı uyacağı bir çatışmasızlığa ihtiyaç bulunmaktadır”

"Şimdiye kadarki görüşme ve ilişki biçimi ve Önder Apo'nun esareti koşullarında bir müzakere yürütülemez. Önder Apo'nun bulunduğu durumun ve ilişkiler ortamında baş müzakereci rolünü oynayamayacağı netleşmiştir. Dolayısıyla artık sadece HDP Heyetinin, Hükümetin keyfi belirlediği zaman içinde İmralı'ya gidip geldiği, bazı görüş alış verişlerin yapıldığı bir durum sürecin var olduğu ve Kürt sorununun çözümünü sağlatacak müzakere sürecine geçildiği biçiminde gösterilemez. İmralı'da görüşmelerin çözüm doğrultusunda sonuç almamasının en temel nedeni, Önder Apo'nun konumunun değişmemesi ve özgür koşullarda müzakere yapmamasıdır. Önder Apo'nun özgürlüğünü düşünmeyen bir politikanın çözüm için adım atması mümkün değildir. Önder Apo'nun esaret altında tutulması Kürt sorunu konusunda zihniyet ve politikaların değişmediğinin en açık ifadesi olmaktadır" denilirken, "Bu açıdan Önder Apo'nun özgürlüğü ve özgürce her kesimle görüşmesi, Kürt sorununun çözümünün olmazsa olmazı olarak görülmeli ve gerekleri yapılmalıdır. Bu konuların sağlanmadığı hiçbir görüşmeyi, ilişkiyi ve yaklaşımı çözüm süreci olarak kabul etmeyeceğimiz bilinmelidir”

CHP'nin yaklaşımı doğru
 

CHP'nin görüşmelerin şeffaflaştırılması önerisi "Bu açıdan geçen dönem CHP'nin görüşmeler şeffaf olmalı ve Meclis devreye girmeli yaklaşımını doğru buluyoruz" ifadeleriyle değerlendirilirken, seçimlerin sonucu "Bu seçimde Kürt halkı çözümün Mecliste aranması gerektiğini ortaya koyduğu gibi, Önder Apo'nun baş müzakereci olduğunu, HDP'nin de bu konuda Mecliste görevini yaparak kolaylaştırıcı olacağını, Özgürlük Hareketi'mizin de mücadeleyi kırk yıldır sürdüren, siyasal gelişmeleri bu noktaya getiren temel aktör olarak Kürt sorununun çözümünde taraf olduğunu kabul etmiş ve ortaya koymuştur" şeklinde değerlendirildi.
 

‘Silah bırakma Abdullah Öcalan ve HDP açıklamasıyla olmaz’
 

KCK silah bırakma konusunda HDP ya da Öcalan'dan gelecek bir açıklanın etkili olmayacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:  

"Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, gerillanın Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen Özgürlük Hareketimize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki, HDP PKK'nin yasal partisi değildir.Zaten bileşimi bunu ortaya koymaktadır. Türkiye'nin demokratikleşmesini ve Kürt sorununun çözümünü isteyen çok farklı kesimler ve bireyler HDP içinde yer almaktadır. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Önder Apo'nun da böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP'nin ve Önder Apo'nun 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da Özgürlük Hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir."

Açıklama şöyle devam etti:

"Kürt Özgürlük Hareketi'nin Önder Apo özgürleşmeden, çözüm iradesi ortaya çıkıp ciddi adımlar atılmadan silahları bırakması mümkün değildir. Gerillanın silahlanması ve Türkiye devletine karşı mücadele kararını HDP vermemiştir ki HDP'nin gerillaya Türkiye'ye karşı mücadeleyi bıraktırma gibi bir rolü olsun! Önder Apo esaret koşullarındayken hiç kimse Önder Apo'ya silah bıraktırma dayatması yapamaz, yapsa da kabul edilemez. Hiçbir gerilla ve gerilla komutanı Önderlik özgür olmadan ve Kürt sorununda çözüm iradesi ve adımı ortaya konulmadan ne gerilla güçlerini Türkiye dışına çıkaracaktır ne de silahlı mücadeleye son verdiğini ortaya koyacaktır. Dolayısıyla mevcut durumda ve Kürt sorununun çözülmediği ortamda hiç kimse gerilladan silahlı mücadelenin sonlandırıldığı ya da silahların bırakıldığı biçiminde bir tutum beklememelidir."