Cuma, Mart 29, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Demirtaş: Saldırganlar AKP ve MİT’in görevlendirdiği çeteler

 

Demirtaş: Saldırganlar AKP ve MİT’in görevlendirdiği çeteler

 
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP milletvekilleriyle birlikte Diyarbakır HDP İl Binası'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
 
Cumhuriyet / 09 Eylül 2015 Çarşamba

 

Demirtaş, "Her yerde AKP ve ırkçı güruhlar sokaklarda faşizm rüzgarı estirerek Kürt adına ne varsa, HDP demiyorum, Kürt'e benzeyen ne varsa her şeyi yakıp yıkma ve ülkede toplumun muhalif kesimlerine diz çöktürme operasyonu yapılıyor. Bu söyleyeceklerim protesto amacıyla, barış istiyoruz vesilesiyle sokağa çıkanlara değildir. Bu söylediklerim AKP ve MİT istihbaratı eliyle örgütlenmiş tetikçileredir. Bunlar bizzat isim isim tespitli, maaşlı ve bu işleri yapsınlar diye resmi olarak görevlendirilmiş çetelerdir" dedi.

"HDP OLARAK YİTEN CANLARIN ÜNİFORMASINA BAKMADAN AMASIZ, ANCAKSIZ SAHİP ÇIKIYORUZ"

Türkiye'nin savaş kararıyla birlikte kan gölüne döndüğünü savunan Demirtaş, "Önceki gün neredeyse 48 saattir Türkiye genelinde devlet eliyle ve bir hükümet desteğiyle yaşanan linçlere dair görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz. İçinden geçtiğimiz dönem, içinden geçtiğimiz süreç; sıradan, normal, tesadüflere dayalı bir tarihi süreç değil. Çalkantılı bir tarihsel dönemin içerisinde bulunuyoruz. Yapılan seçimlerle ortaya çıkan siyasi sonuçlarla küçük iktidar değişimleri, aritmetik Meclis değişimlerinin çok ötesinde siyasi anlamlar içeriyor. Ülkemizde bir kez daha yeniden silahların konuşuyor olması, yeniden çatışmalı döneme girilmiş olması ve bir devlet politikası olarak savaş kararıyla birlikte bir kez daha ülkemizin kan gölüne dönmüş olması, çok büyük bir kayıptır. Biz HDP olarak yiten canların, üniformasına bakmadan, siyasi düşüncesine, etnik kimliğine, mezhebine bakmadan, kim tarafından niye katledildiğine bakmadan bütün acılara ilk günden bu yana amasız, ancaksız sahip çıkıyoruz. Bu acıların son bulması için ısrarlı bir barış çabası yürütüyoruz" diye konuştu.
 
"AKAN KANLA İLGİLİ HDP'NİN ZERRE-İ MİSKAL KADAR SİYASİ SORUMLULUĞU YOKTUR"

Artan terör olayları için "Siyasi kararı alan Cumhurbaşkanı ve Başbakan ikilisidir" diyen Demirtaş, "Bu savaşın başlamasında, büyümesinde, bu operasyonların veya eylemlerin karar alma süreçlerinin hiçbirinde biz yokuz. Hiçbirinin ne onaylayıcısı olduk ne destekleyicisi olduk ne karar vericisi olduk. Akan kanla ilgili HDP'nin zerre-i miskal kadar siyasi sorumluluğu yoktur. Siyasi kararı alan Cumhurbaşkanı ve Başbakan ikilisidir. Savaşı başlatma kararı alan bunlardır ve kararlarının arkasında duruyorlar. Biz vicdanen ve ahlaken bu ölümlerden kendimizi sorumlu tutuyor ve ölümlerin durması için bu yüzden çaba sarf ediyoruz. Allah şahittir ki biz kendi çocuklarımıza sarılamıyoruz, çocuklarımızı öpemiyoruz. Çünkü bugünlerde o kadar çok çocuk babasız-annesiz kaldı ki; o kadar çok anne-baba evlatsız kaldı ki kendi çocuklarımıza sarılmaktan utanıyoruz" ifadelerini kullandı. 

"BUNLAR, BU İŞLERİ YAPSINLAR DİYE RESMİ OLARAK GÖREVLENDİRİLMİŞ ÇETELERDİR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun iç savaş çıkarma kararı aldığı iddiasında bulunan Demirtaş, "2 gündür ortaya çıkan şey, teröre tepki falan değil. Şiddete tepki falan değil. AKP kararı ile Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin dağlarda çıkardıkları savaşı ve bir yönüyle şehirlere gönderdikleri cenazeleri oya dönüştüremediklerini görünce iç savaş çıkarma kararı aldılar. 2 gündür onun provası yapılıyor. Kendine Türk milliyetçisiyim diyenler de bunlara tetikçilik yapıyor. Her yerde AKP ve ırkçı güruhlar sokaklarda faşizm rüzgarı estirerek Kürt adına ne varsa, HDP demiyorum, Kürt'e benzeyen ne varsa her şeyi yakıp yıkma ve ülkede toplumun muhalif kesimlerine diz çöktürme operasyonu yapılıyor. Bu söyleyeceklerim protesto amacıyla, barış istiyoruz vesilesiyle sokağa çıkanlara değildir. Bu söylediklerim AKP ve MİT istihbaratı eliyle örgütlenmiş tetikçileredir. Bunlar bizzat isim isim tespitli, maaşlı ve bu işleri yapsınlar diye resmi olarak görevlendirilmiş çetelerdir. Bir linç ve saldırı kampanyası devlet eliyle başlatılmışve yürütülmüştür. Topluma şu mesaj verilmek istenmektedir. Bize 400 vekil vermezseniz, sizin burnunuzdan getiririz; demektedirler. Bunu açıkça ifade ediyorlar" şeklinde konuştu.
 

"20 YIL İÇERİSİNDE İŞLEDİĞİNİZ SUÇLARDAN TUTUKLANIP YARGILANACAKSINIZ"

Parti binalarını, otobüsleri yakanların görüntülerinin olduğunu kaydeden Demirtaş, bunları gerçekleştirenlerin önümüzdeki 20 yıl içerisinde yargılanacağını belirterek "Şu anda bir darbeyle iktidardan düşmüş olmalarına rağmen devlete el koymuş durumdalar. Parti binalarını yakıp yıkanlar, otobüsleri durdurup insanlara hakaret edip dövüp yakıp yıkanlar, hepinizin görüntüsü var. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde işlediğiniz suçlardan tutuklanıp yargılanacaksınız. Bugün olmaz, yarın ama illa hesabını vereceksiniz. Arkasında hükümet desteğini hissedip bu linçleri yapanlar, yazık size. Kendinizi harcatmayın. Arkanızda hükümet falan yok. Hükümet düşmüş durumda. AKP artık iktidar değil. Harcayacaklar sizi. Ama biz kahramanız, kendimizi AKP'ye feda ederiz, gideriz 20 yıl da yatarız diyorsanız; takdir sizin. Cana gelmesin, mala gelsin. Parti binalarımız kurban olsun" açıklamasında bulundu.
 
"BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANI, BİR TANE DELİL SUNSUN BİZİ YARGILAYIN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun HDP'ye yönelik açıklamalarından dolayı savcıları göreve çağırdığını söyleyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Günlerdir Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, partimizi açıkça isim vererek hedef gsöteriyor. Bütün bu olan bitenden HDP sorumludur, diyorlar. Bu ülkede inanıyorum ki bütün bu baskılara rağmen onurlu, şerefli yargıçlar ve savcılar vardır. Onlara çağrı yapıyorum. Ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı dökülen kandan bizi sorumlu tutuyor. Lütfen, sizden rica ediyoruz. Başbakan ve Cumhurbaşkanı'ndan bunun delilini isteyin. Bir tane delil sunsunlar bizi yargılayın. Hesap vermeye hazırız"

"İĞNE UCU KADAR BARIŞ İHTİMALİ GÖRDÜĞÜMÜZ YERDEN GİRERİZ"

Açıklamalarının ardından HDP'nin Kandil'e heyet gönderme konusunda bir çalışmasının olup olmadığı sorulan Demirtaş, "Biz, barış için Kadil'e değil; Fizan'a gideriz. Yeter ki koşullar oluşturulsun. Fakat Cumhurbaşkanı ve Başbakan ikilisi, Enver Talat Paşalar gibi ülkeyi felakete sürüklerken onlara iki çift laf etmeyenler HDP'den ne bekliyor, anlamadım. Hükümet bu savaş politikalarında ısrarlı olduğu sürece HDP, Kandil'e 30 defa gitse ne olacak? Savaş isteyen, bunlar. Biz yine de iğne ucu kadar barış ihtimali gördüğümüz yerden gireriz. Zaten bizim dışımızda barışı arayan yok" diye konuştu.
 
Demirtaş'ın konuşmasından satır başları:

Protesto amacıyla sokağa çıkanlara biz saygı duyarız, herkesi protesto etme hakları vardır. Bu çerçevede herhangi bir lafımız yoktur. Eleştirileri dinleriz, anlamaya çalışırız.

Bizim sözlerimiz AKP ve MİT istihbaratı ile yapılmış görevlendirilmiş çeteleredir. Bunlar isim isim belirlenmiş ve maaşlı insanlardır. Tek elden yönetilen saldırı kampanyası devlet eliyle yürütülmüştür. Bize 400 vekil vermezseniz sizin burnunuzdan getiririz demek istiyorlar. Bunu da açık açık söylüyorlar. Bunu da devletin imkanlarıyla yapabilirler. Devlete el koymuş durumdalar.

Partimize saldiranlar, iscileri linc edenler hepinizin goruntusu var. Bu saldırılara devam edecekler. Tahriklere prim vermeyin. Her yeri yakanlara ülkenin batısı ne diyor, bunu duymak istiyoruz.

Dün gece genel merkezimizi yakanların çoğu, cebinde dolmuşa binecek parası olmayan fukaralardır. Onlara üzülüyoruz.

"YAZIK SİZE"

Yakıp yıkanlar, insanları dövenler, mevsimlik işçilerin çadırlarını yakanlar linç edenler hepinizin görüntüleri var. İşlediğiniz suçlar 20 yıla tabiidir. Bugün olmaz yarın ama illa hesabını vereceksiniz. Arkasında hükümet desteğini hissedip bu linçleri yapanlar yazık size, kendinizi harcatmayın, harcayacaklar size, hükümet yok arkanızda, iktidardan düştüler…

En son kendim Ankara Valisi’ni aramak zorunda kaldım ama anladım ki kendisi de işin içinde.

Bu ülkeyi çalan, çırpan yağmalayan siz, saray uğruna bu çocukları savaşa gönderen siz ama ne hikmetse binaları yakılan, hep saldırıya uğrayan biz… Bu işte bir terslik olmalı

Et tırnak edebiyatı yapmak kolaydır. Bugünler gelip geçecektir. Allah'tan başka kimseden korkumuz yok.

Yaktığınız parti binaları ortak geleceğimizdir.

Biri sizi linç etmeye gelmişse kendinizi savunma insani bir haktır.

Dağlıca'da askeri oraya gonderen, talimatı verenlere soruşturma acilasin. Bu ülkenin düşük başbakanı Dağlıca'nın olduğundan haberdar olduğu halde Konya'da maç keyfi yapıyordu.

Cizre'de "kafasını çıkaranı vururuz" anonsları yapılıyor. Cenazeler bile defnedilemiyor.

Kürdün kanı üzerinden Türk milliyetçi oylarına oynayacaklar. Dün 'operasyon değil katliam istiyoruz' diyerek yürüyorlardı

Bugün Cizre'ye gidiyoruz. Tek talebimiz var: Sokağa çıkma yasağı kalksın. Şiddetsiz bir ortamı sağlamak için çabalayacağız.

Biz barış için Kandil'e değil Fizan'a gideriz.İğne ucu kadar barış ihtimali gördüğümüz yerden gireriz. Bizden başka barış diyen var mı?

Dün arşivimizi yakmış olabilirler ama bizim seçime katılmamamızı asla engelleyemezler, çadır kurar yine katılırız.