Perşembe, Mart 28, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Bombayı biliyorlardı

 

Bombayı biliyorlardı

 
102 kişinin öldüğü patlamaların istihbaratını üstlerine bildirmeyen emniyet müdürleri isim isim sıralandı. Saldırı günü gelen istihbaratta bombacının adı bile vardı.
Ankara Tren Garı’nda 102 kişinin yaşamını kaybettiği canlı bomba saldırıları ile ilgili müfettişlerin hazırladığı ön inceleme raporu ve eklerinde büyük skandallar çıktı.
 
KEMAL GÖKTAŞ / Cumhuriyet.com.tr
13 Nisan 2016
 

10 Ekim’deki patlamadan 25 gün önce, 14 Eylül 2015’te, IŞİD’in mitinglerde birden fazla canlı bomba ile eylem yapacağına dair istihbarat bilgisi, Ankara Emniyet Terörle Mücadele C Şubesi Müdürü Hüseyin Özgür Gür tarafından üstlerinden ve mitingle ilgili önlem alan Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne iletilmediği ortaya çıktı. Raporda o tarihteki Ankara Emniyet Müdürü ile TEM, Güvenlik ve İstihbarat Şube müdürlerinin de ihmal suçundan soruşturulması gerektiği belirtildi. Müfettişlerin ön inceleme raporunda, daha önemsiz istihbarat bilgilerinin ilgili birimlere iletilirken bu çok önemli istihbaratın Gür tarafından neden iletilmediğine ilişkin “değişik saiklerle” ve “en azından ihmal suretiyle” ifadeleri kullanıldı. Müfettiş raporunda o tarihteki Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal da gelen istihbarat bilgilerine ve Diyarbakır-Suruç patlamalarına rağmen gereken önlemleri almamakla suçlandı. Raporun eklerinde ise 1 Ocak 2015 ile 10 Ekim 2015 tarihleri arasında polis ve MİT’in canlı bomba saldırılarına ilişkin 62 ayrı istihbarat notu olduğu bilgisi yer aldı. Müfettişlerin hazırladığı tabloya göre son istihbarat notunda 10 Ekim tarihinde canlı bomba Yunus Alagöz’ün adı yer alıyordu.

Valilik ve savcılık kapattı

Mülkiye Başmüfettişi Özcan Bademci ve Turan Ergün ile polis başmüfettişleri Ayhan Acet ve Ertan Kara’nın hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda, eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu ile TEM Şubesi C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni verilmesi istenmesine rağmen Valilik soruşturma izni vermedi. Bu kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz hakkını kullanmadı ve dosyaya ilişkin işlemden kaldırma kararı verdi. Bu karara karşı şikâyetçi avukat Murat Yılmaz Danıştay’da dava açtı.

 

‘Birden çok...’ istihbaratı

Valilik ve Başsavcılığın soruşturma yapılmadan kapattıkları dosyadaki müfettişlerin ön inceleme raporunda Ankara Garı’ndaki gösteri öncesinde alınacak güvenlik önlemleri planlamasında değerlendirilmesi gereken farklı birimlerden birçok istihbarat bilgisinin geldiği belirtildi. Raporda özellikle 14 Eylül 2015 tarihli istihbarat raporuna dikkat çekildi. Raporda TEM Daire Başkanlığı’nın 14 Eylül 2015 tarih ve 46777 EBYS sayısı yazısı ile Ankara ve 47 İl Emniyet Müdürlüğü, TEM şube müdürlüklerine, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın ise 14 Eylül 2015 tarih 524167 sayılı yazısı ile 81 il Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği istihbarata yer verildi. Raporda bu rapordaki bilgiler şöyle aktarıldı: “DEAŞ’ın ülkemizde büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting- kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği yönünde teyide muhtaç bilgiler elde edildiği...”

 

İşte isim isim polis müdürleri

Raporda TEM C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında “DEAŞ’ın mitinglerde birden fazla canlı bomba patlatma şeklinde eylem gerçekleştireceğine dair istihbari bilginin önemli bir bilgi olduğu, bu bilginin ise adı geçen tarafından değişik saiklerle bağlı olduğu TEM Şube Müdürüne bildirilmediği ve olası emniyet tedbiri planlamasında veya mitingin iptal edilmesine gerek olup olmadığını değerlendirme yetkisi olan üst amirlere ulaşmasının en azından ihmal suretiyle engellemiş olduğu, kaldı ki bundan çok daha önemsiz olduğu anlaşılan bilgilerin TEM Şube Müdürlüğünce ilgili birimlere tamim edildiği anlaşıldığından, adı geçenin bahse konu istihbarat bilgisini üst amirleri ile paylaşmamasının en azından bir ihmal olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin adli makamlar tarafından soruşturulmasında kamu yararı bulunduğu...” ifadesi yer aldı.

 

İstihbarat iletilmemiş

Raporda diğer emniyet müdürlerinin sorumlulukları anlatılırken de, son gelişmeler ışığında DEAŞ’ın (IŞİD) Türkiye’ye yönelik sansasyonel eylem arayışında olabileceğinin değerlendirildiğine dair bilgiler içeren istihbaratın TEM ve İstihbarat Şube müdürlüklerine geldiğine dikkat çekildi. Raporda “Ancak bu bilgi toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde alınacak güvenlik önlemlerini planlamakla görevli Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne iletilmediği gibi il emniyet müdürünün kendisine de iletilmemiştir. Halbuki bu istihbarat bilgisi basit bir bilgi olarak değerlendirilemez. En çok toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılan Ankara için bu bilgi önem arz etmektedir. Bu bilgi ve gelen diğer istihbaratlar bir bütün olarak değerlendirilerek il valisine sunulmamış ve bu miting özelindeki toplantılarda görüşülmemiştir” denildi.

 

Müdür Kartal sorumlu

Müfettişler önlem alınması gerektiğini ifade ederken raporda eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal hakkında soruşturma yapılması gerektiği ise şu ifadelerde anlatıldı: “Mevcut istihbarat bilgileri ve yakın dönemde diğer illerde meydana gelmiş benzer terör eylemleri, rutin emniyet tedbirlerinin dışında toplantı ve gösteri yürüyüşleri özelinde ek tedbirler alınmasını gerektirecek niteliktedir. Yine alınacak her türlü önleme rağmen toplanma alanına kadar gelmiş olan canlı bombaların bu eylemlerin engellenebilmesinin çok zor olduğu kabul edilse bile mevzuat gereği yasal bir toplantı gösteri yürüyüşünün güvenliğinin sağlanması il emniyet müdürünün görevidir. Bahse konu emniyet tedbirlerinin planlanmasında ve alınmasında bir ihmal olup olmadığının adli makamlar tarafından soruşturulmasında kamu yararı vardır.”

 

Valinin kritik sorusu

Raporda eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy hakkındaki kararda ise il valisinin toplantıda mitingin yapılmaması durumunda ne olacağı şeklindeki sorusuna, Ulusoy ve il emniyet müdürü tarafından mitingin yapılması yönünde görüş bildirildiği vurgulandı.

Raporda “İl valisinin bu sorusunu kendilerine değil toplantıya katılanlara sorduğu belirtilmekle birlikte emniyet bölgesinde yapılacak bir toplantı ve gösteri yürüyüşü için kendilerine görev verilmesinin doğal olduğu, kaldı ki il valisinin il idare kanunundaki yetkilerini kullanmasının da emniyet müdürlüğünden gelecek bilgilere göre şekilleneceği, il valisi böyle bir soru sormasa dahi mevcut istihbarat bilgilerinin bu mitingi özelinde bir değerlendirmeye tabi tutularak olası risklerin belirtilmesi gerektiği, yine açık hava toplantısına katılanlara karşı yapılması muhtemel saldırı tahmin edilemediğinden bu yönde bir öngörünün emniyet tedbirlerini planlamakla yetkili ve görevli olan il emniyet müdürü, koordinasyondan sorumlu emniyet müdür yardımcısı ve güvenlik şube müdürlüğüne iletilmediği” anlatıldı.

 

Çelişkili ifadeler

Müfettişler Terörle Mücadele Şube Müdürü Hakan Duman’ın “toplantılara karşı olabilecek saldırıların da güvenlik planlamasında değerlendirildiğini” ancak il emniyet müdürünün ifadesinde böyle bir öngörüde bulunamadıklarını söylediğini vurgulayarak “Emniyet tedbirlerinde de bu yönde canlı bomba saldırısının önlenmesine yönelik bir tedbir görülemediğini” belirtti. Eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu hakkında da gerekli önlemleri almadığı için soruşturulmasında kamu yararı olduğu belirtildi. Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Cemal Dalkılıç hakkında göreve başlamasından 8 gün sonra mitinge ait güvenlik tedbirlerinin alınmaya başladığı için ihmali olmadığı değerlendirmesiyle soruşturma yapılmasına gerek olmadığı belirtildi.

 

Bombacı belliydi

Belgelere göre, patlamanın olduğu 10 Ekim sabahı İstihbarat Dairesi Başkanlığı “Gizli” yazılı ibareyle Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na canlı bomba Yunus Emre Alagöz ile Hacı Yusuf Kızılbay ve Mehmet Işık’ın eylem hazırlığında olabileceğine ilişkin istihbarat bilgisi gönderdi. Yazıda, Işık ve Alagöz’ün aileleriyle helalleştikleri, sansasyonel eylemler yapacakları belirtilerek Dokumacı grubu içerisindeki Kızılbay’ın Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptığı ve Mehmet Işık’ın 8 Ekim 2015’de (iki gün önce) irtibat kurduğu belirtildi. İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç imzasıyla patlamadan sadece saatler öncesinde Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na gönderilen yazı, aynı gün içinde aralarında Ankara’nın da bulunduğu ilçelerin TEM Şube Müdürlerine iletildi. Belgede ise el yazısı ile yazılmış ve patlamadan yaklaşık 4 saat sonrasını gösteren “13.48” ibaresi dikkat çekti.