Perşembe, Mart 28, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Cizre’nin tanığı: Devlet Cizre'de en ağır silahlarıyla yenildi!

Cizre’nin tanığı: Devlet Cizre'de en ağır silahlarıyla yenildi!

 

Cizre'deki katliamın tanıklarından Metin Fındık, devletin şimdi de tanıkları ortadan kaldırmayı hedeflediğini söyledi.

ANF / 20 Eylül 2016

 

Devletin tüm vahşiliğine rağmen Cizre'de yenildiğini söyleyen Fındık, "Bu katliamın canlı tanığı olan bizleri de yok etmek isteseler de asla susmayacağım. Bugün sürgündeyim; bundan sonraki asıl amacım ve görevim devletin vahşetini uluslararası bütün kurum ve kuruluşlara anlatmak olacak” dedi. 

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve AKP hükümetine bağlı çeteler tarafından Cizre’de yapılan katliamın tanıklarından Cizre Belediyesi Özel Kalem Müdürü Metin Fındık, katliamın boyutlarını ve bundan sonra yapmak istediklerini ANF’ye anlattı. 

Cizre’de yaşanan katliamın ardından devletin yöneldikleri arasında olan Metin Fındık, ailesi ve çocukları ile birlikte İsviçre’ye sürgüne çıkmak zorunda kaldı. Lozan kentinde bulunan mülteci kampında görüştüğümüz Fındık, bundan sonraki mücadelesinin katliamın açığa çıkarılması ve sorumluların yargılanması olacağını ifade etti.

Hem içerisinde bulunduğu siyasi çalışmalardan, hem de belediyedeki görevinden kaynaklı Cizre’de yaşananların başından beri tanığı olduğunu söyleyen Fındık, 'Çözüm Süreci'nin hükümet tarafından sonlandırılmasının ardından gençlerin yaşanan polis baskınlarına ve tutuklamalarına karşı haklı olarak barikatlar kurmaya başladığını, devletin de Cizre’de bir katliam hazırlığına başladığını söyledi.

 

‘DEVLET ORDUNUN EN AĞIR SİLAHLARINI KULLANDI’

Barikatların başında duran gençlere ordunun en ağır silahları ile saldırmaya başladığını hatırlatan Fındık, “Bodrumlardaki vahşetlerden gördük; kimyasal dâhil yakıcı silahlar kullanılarak masum insanları diri diri yaktılar. Türk devleti insanlık tarihinden hiçbir zaman silinmeyecek bir katliama imza attı Cizre’de” dedi.

Fındık, "Tüm şehir katliam yapılmadan önce tamamen kuşatıldı. Ulaşabildikleri bütün yüksek noktalara keskin nişancılar yerleştirmişlerdi. Çocuk, yaşlı, kadın demeden herkese en küçük bir kıpırtıya ateş ediyorlardı. 'Sokağa çıkma yasakları' boyunca yaptıkları bu yöntemle bir anlamda halkın Cizre’yi boşaltmasını amaçladılar. İnsanlar evinin önündeki yaralısını veya cenazesini alamıyordu. Yaralı olarak aldıklarını da hastaneye ulaştıramıyorlardı" diye konuştu.

 

‘DEVLETE AİT AMBULANSLAR YARALILARI ALMADI'

"Cizre’de yaşanan katliam boyunca 112’ye ait ambulanslar bir tane bile yaralıyı veya cenazeyi olay yerinden almadı" diyen Metin Fındık'ın anlatımları şöyle:

"Biz sokakta yarılıların veya cenazenin olduğunu onlara söylediğimizde onlar bize cevaben ‘gönderdiğiniz yer güvenli değil, belediyenin ambulansı veya halk onları bir yere kadar taşısın biz oradan alırız' diyorlardı. Onlar için olay yerine gitmenin hiçbir risk yoktu, direnenler asla onlara bir kurşun bile sıkmadı ama onlar hep bunu gündeme getirerek insanları ölüme terk etti. 

İnsanlar hayatlarını riske atarak yaralıları dedikleri yere kadar götürmeye çalışınca da asker bu kişilere ateş açıyordu. Buna rağmen insanlar bazı yaralıları onların istedikleri yere kadar taşıdılar. 

 

Belediyedeki görevimden kaynaklı cenaze aracını ve ambulansı bir yaralıyı veya cenazeyi almak için yine herhangi bir apartmanda çıkan yangını söndürmek için göndermek istediğimiz itfaiye için 155’i ve 112 aramamız gerekti. Aradığımızda da kesinlikle bize cevap vermiyorlardı ya da yaralı öldükten sonra veya apartman tamamen kül olduktan sonra bize cevap veriyorlardı. Yani her şeyi kontrol altına alarak Cizre’de toplu bir katliam yaptılar. 

'Ambulanslar gidiyor ama kimse dışarı çıkmıyor' diye söylenenler hepsi büyük bir yalandan ibaretti. Devlet aylar öncesinden planladığı katliamı 'sokağa çıkma yasakları' boyunca adım adım uyguladı.

Bodrumlardaki cenazeleri belediye aracı aldı ama kendim gitmedim. Sadece daha önceden kaymakamlığa ve gereken yerlere zorunlu olarak sunduğumuz listedeki isimler gidebiliyordu. 

Bodrumlarda operasyonlar bittikten sonra ve yasak kalktıktan sonra o alana hemen gittik. Açıkçası o gün gördüklerimizi tarif etmeye kimsenin gücü yetmez. Ancak görmekle insan algılayabilir orada neler yaşandığını. Birinci, ikinci ve üçüncü bodrumlardaki en büyük moloz parçası elim kadardı. Yıkıldıktan sonra orası temizlenmiş ve delillerin karartılması için oranın molozları özensiz bir şekilde taşınarak farklı yerlere dökülmüştü. Delilleri karatmak için bütün molozlar taşınmıştı. 5 katlı binalardan geriye en fazla bir kamyon moloz bırakılmıştı. 

2. ve 3. bodrumun olduğu yeri algılayamıyorsun çünkü etrafında ayakta kalan hiçbir yapı bırakmamışlardı. 

Birinci bodrum diğerlerine nispeten biraz daha güçlü olduğu için bodrum katı yıkılmamıştı. İçerisi yakılmıştı. Biz oradayken bile hâlâ yakılmış ceset parçaları vardı.

Zaten insanların nasıl yakıldığı gerçeği daha sonra ailelere verilen cenazelerden belliydi."

 

'KATLEDİLENLER SİVİLDİ'

Devletin lanse ettiklerinin aksine Cizre’de katledilenlerin siviller ve Cizre’ye destek amaçlı üniversitelerden gelen gençlerden ibaret olduğunu kaydeden Fındık, ambulanslar içerisine bile askerlerin saklanarak yaralıları ambulanslara taşıyanlara ateş açtıklarını söyledi. 

 

‘DEVLET CİZRE’DE YENİLDİ’

 

Türk ordusunun, en ağır silahları kullanarak katliam yapmasına rağmen elinde keleşlerle savaşan gençlere karşı Cizre’de yenildiğini söyleyen Fındık, Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un gerçek bir halk kahramanı olduğunu ifade etti. Fındık, şöyle devam etti:

"Cizre’de herkes Mehmet Tunç’u çok yakından tanıyor. Mehmet Tunç gerçek bir halk kahramanıydı. Hep edebi öykülerde bir halk kahramanı resmedilir ya, Kürt toplumu için bir halk kahramanı destanı yazılsa kesinlikle bu isim Mehmet Tunç olur. 

 

'MEHMET TUNÇ HALK KAHRAMANIYDI'

Her anını halkının özgürlüğü için mücadele ederek geçiren biriydi. Cizre’de herkesin bir sohbeti vardır Mehmet Tunç’la. Kimi zaman Cizre’de halk arasında stranlar söylerken kimi zaman siyasi değerlendirmeler yaparken rastlardık. Mehmet Tunç Cizre’ye moral ve neşe aşılayan biriydi. Cizre’de yaşamın merkezindeydi her zaman.

Devlet resmi olarak 'operasyonlar bitti' dedikten sonra yaklaşık olarak 25 gün yasak sürdü, o süreçte tümüyle suç delilleri ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Şehirdeki izleri silmenin yanı sıra katliama tanık olan insanlara karşı da bir girişimde bulundular. Bu sürece az biraz bir şekilde şahitlik eden insanlar tutuklandı ve tutuklanıyor. Buradaki amaçları bir gün açılma ihtimali olan davalarda insanların tanıklık etme durumlarını ortadan kaldırmak."

 

‘HER YERDE KATLİAMI ANLATMAYA HAZIRIM’

 

Cizre Belediyesi Özel Kalem Müdürü Metin Fındık, Avrupa’da yürütülen veya yürütülecek olan bütün davalarda tanık olmaya hazır olduğunu vurgulayarak, "Cizre’deki bütün vahşetin açığa çıkarılması için yaşadıklarımı ve gördüklerimi her alanda anlatmaya hazırım. Uluslararası bütün kuruluşlarla iletişimde olan insanlar üzerinden her şeyi anlatacağım. Bu davanın peşini asla bırakmayacağım. Asla susmayacağım" dedi.