Bu konferansla, Rojava Kürtleri, birliklerini sağlayarak ve ulusal talepler konusunda ortak ve net bir duruş geliştirerek, tehditlere cevap vermiş oldular.
Ahmet Aydın
29 Nisan 2025
Suriye’de Baas rejiminin yıkılmasından sonra, Rojva Kürtlerinin ulusal kazanımları, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin geleceği yeni tehditlerle yüz yüze kaldı. Türk devleti ve onun Suriye’deki işbirlikçileri, Kürtlerin kazanımlarını ve özyönetimi tasfiye etmek için yoğun bir çaba sarf ettiler ve halen de ediyorlar. İşte bu kritik dönemde, Rojava Kürtleri, geleceklerine yönelen tehditleri boşa çıkarmak ve ulusal kazanımları korumak için ileri bir adım attılar. 26 Nisan 2025 tarihinde Rojava’da, Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı düzenlendi. Bu konferansla, Rojava Kürtleri, birliklerini sağlayarak ve ulusal talepler konusunda ortak ve net bir duruş geliştirerek, tehditlere cevap vermiş oldular.
Bu konferans Kürdistan tarihinde, siyaset alanın ilklerinden biri olarak yerini almıştır. Aynı zamanda, 21. yüz yılda Kürtler arası ilişkilerde ve Kürt özyönetimlerinde izlenecek yol ve yöntemleri göstermesi ve pratikleştirmesi açısından önemlidir. Rojava’da, düşmanın ağır saldırılarına rağmen, günümüze kadar Kürt partileri arasında birlik ve ortak bir siyasal duruş yoktu. Ki bu eksiklik, neredeyse Kürdistan’ın dört parçasında Kürt ulusal hareketinin bünyesinde taşıdığı bir eksikliktir. Rojava’daki konferansla, bu eksikliğin aşılması yönünde önemli bir ilk adım atılmıştır. Konferansta farklı Kürt partileri bir araya gelmiştir. Ayrıca halkın farklı kesimlerinden çok sayıda temsilci konferansa katılmıştır. Bu durum, Rojava Kürtlerinin, Kürt toplumunun çoğulcu yapısına uygun, çoğulcu ve katılımcı bir demokratik siyaseti benimsediklerine işaret etmektedir. Çoğulcu ve katılımcı siyaset yapısı, demokratik bir siyasal düzenin temel taşıdır. Rojava’daki Kürt özyönetimi ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi zaten çoğulcu ve katılımcı bir anlayış üzerinden inşa edilmişti. Bu yönetim, farklı ulus ve etnik grupların ve farklı inanç gruplarının varlığının tanınması ve eşitlik-özgürlük temelinde bir arada yaşaması ilkesini pratikleştirmiştir. Konferans, bu demokratik yapıyı daha da ileriye taşımış ve pekiştirmiştir.
Konferans sonuç bildirisinde, binlerce şehit ve büyük bir direnme savaşı ile kazanılan ulusal kazanımlar noktasında geri adım atılmayacağı açık olarak vurgulamıştır. Yeni Suriye’nin ancak, federal ve çoğulcu demokratik bir yapıda inşa edilebileceği net olarak ortaya konmuş ve Kürt ulusunun varlığının ve ulusal-demokratik haklarının tanınmasının zorunluluğu belirtilmiştir. Bu konferansla ortaya konulan duruş, net bir ulusal-demokratik duruştur.
Konferans, özellikle günümüz koşullarında Kürt halkı için büyük bir önem taşıyan bir mesaj daha vermiştir. O mesaj şudur: hiçbir üst akıl ya da güç, Kürt halkına, onun ne istemesi ve ne yapması gerektiğini dikte edemez. Kürt halkı ne istediğine ve nasıl davranacağına, kendi özgür iradesiyle, kendi aklıyla, kendi kurumlarıyla yine kendisi karar verir.
Rojava Kürtleri, onların siyasal temsilcileri ve kurumları etraflarındaki kuşatmayı yarmak için, cesaretle ve onurla yeni bir yol açtılar. Rojava Kürdistanı’ndaki halkımızı kutluyoruz. Rojava ile dayanışma gösteren diğer parçalardaki Kürt örgütlerinin ve siyasetçilerinin, dayanışma gösteren dünya demokratik kamuoyunun çabalarının da övgüye değer olduğunu belirtmeliyiz.