Katledilişinin 46. yıl dönümünde Ali Yaylacık ve onun şahsında diğer devrimcileri bir kez daha saygı ile anıyoruz. Katilleri ise lanetliyoruz.
Ali Yaylacık yoldaşı anıyoruz
Ali Yaylacık Antep’in Araban ilçesinde, yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya geldi. Antep bölgesi, topraksız yoksul köylülüğün ve işçi sınıfının görece yoğun olduğu bir bölgedir. Bu nedenle; 1960’lı yıllardan itibaren sol hareketler bölgede hızlı bir gelişme gösterdiler ve rahatlıkla taban oluşturdular. Ali Yaylacık, gelişen devrimci dalganın etkisi ile, 1970’li yılların ortasından itibaren, genç yaşında, devrimci mücadeleye sempati duydu. Türk olan Ali yoldaş, bölgesindeki Kürt arkadaşlarıyla birlikte; o dönem UKO’cular ya da Kürdistan Devrimcileri olarak bilinen ve sonradan PKK’ye dönüşen gruba katıldı.
Ali Yaylacık bu grup içerisindeyken, daha çok silahlı eylemlerde yer aldı. Adeta seyyar bir eylemci olarak, merkezin görevlendirmesiyle farklı bölgelerde eylemler gerçekleştirdi. Önceleri sorgulamadan gerçekleştirdiği eylemleri, sonradan bazı yanlışlarla karşılaştığında sorgulamaya başladı. Özellikle Hilvan-Siverek bölgesinde aşiretler arasındaki çelişkileri derinleştiren, faydacı, provokatif silahlı saldırılardan rahatsızlık duydu. Aynı dönemde, pek çok bölge gibi Antep grubu da, Pilot’un ajan olduğu konusunda merkeze uyarılarda ve eleştirilerde bulundu. Fakat, Ali Yaylacık ve nerdeyse tüm Antep grubunu örgütten ayrılmaya götüren esas gelişmeler, Hakki Karer’in öldürülmesi ve sonrasında gelişen olaylardır.
Haki Karer, 18 Mayıs 1977’de, Sterka Sor grubu ile Antep’te bir kahvede yapılan bir tartışma sırasında çıkan kavga sonucunda vuruldu. Hastaneye kaldırılan Haki Karer, Antep hastanesinde yaşamını yitirdi. Haki’yi hastanede en son gören arkadaşları, Haki’ye ciddi bir tıbbi müdahalenin yapılmadığına, onun baygın halde bir köşede bekletildiğine tanık olmuşlardı. İtirazlarla birlikte Haki bir odaya alınmıştı. Ancak sonradan polisin saldırısı nedeniyle arkadaşları hastaneden uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Bu nedenle, o saatten sonra Haki’ye ne olduğunu kimse bilmiyordu. Arkadaşları, Haki’nin tek kurşunla kasığından yaralandığını ve yarasının ölümcül olmadığını, onun bilinçli olarak ölüme terk edildiğini ya da bilinçli olarak öldürüldüğünü düşünüyorlardı. Polisin saldırısı, devletin Haki’nin kim olduğunu bildiğini gösteriyor. Bu durum, gerçekten onun bilinçli olarak öldürüldüğü iddiasını doğrular niteliktedir. Haki, büyük bir ihtimalle hiçbir müdahale yapılmadan ölüme terk edilmiş ve kan kaybından ölmüştü.
Haki’nin vurulması ve şüpheli bir şekilde ölmesi, Antep grubu içinde ciddi bir dalgalanmaya yol açtı. Başında Abdullah Öcalan’ın bulunduğu merkez, Haki’nin tartıştığı kişinin Sterka Sor grubu üyesi olmasından hareketle, bu grubun lideri Alattin Kapan’ı bu ölümden sorumlu tuttu ve Alattin Kapan ve Streka Sor grubunu ‘’ajan’’ ilan etti. Ardından, Ali Yaylacık ve bir başka arkadaşını, Alattin Kapan’ı katletmekle görevlendirdi. Ali Yaylacık ve yanındaki arkadaşı, 1978 yılının sonlarında Alattin Kapan’a ve eşine karşı İskenderun’da bir saldırı düzenlediler. Alattin Kapan bu saldırı sonucunda öldü. Eşi ise yaralı olarak kurtuldu. Fakat saldırının hemen sonrasında Ali Yalacık ve arkadaşına beyaz bir Reno'dan yaylım ateşi açıldı. Ali Yaylacık saldırıdan yara almadan kurtuldu, arkadaşı ise elinden yaralandı. Ali ve arkadaşı saldırganları görmüş ve tanımışlardı. Saldıranlar kendi arkadaşları yani UKO’culardı. Fakat onlar Ali ve arkadaşının onları gördüğünü ve tanıdığını bilmiyorlardı. Ali ve arkadaşı Antep’e döndüklerinde, henüz kendileri bir rapor vermediği halde, UKO’cuların olay hakkında bildiri dağıttıklarını, Alattin Kapan adlı ‘’ajanın’’ cezalandırıldığını ve ardından eylemi gerçekleştiren arkadaşlarının faşistler tarafından tarandığını yazmışlardı. Halbuki, kendilerini tarayanlar bizzat kendi arkadaşlarıydı. Bu olaylar sonrasında Ali ve neredeyse Antep grubunun tümü; örgüte karşı tüm güvenlerini yitirdiler ve gruptan ayrıldılar. Yaşananlar, özellikle de Alattin Kapan’ın katledilmesi Ali üzerinde tam travma etkisi yaratmıştı. Ali bu dönemde yazdığı yazıda ‘’kullanıldığını’’ ve devletin ‘’devrimciyi devrimciye vurdurtarak, bir taşla iki kuş vurduğunu‘’ yazmıştı. Fakat, Ali sorunun kendisi ile sınırlı olmadığını anlamış ve yaşadığı bunalımı aşarak, Antep grubundan arkadaşlarıyla birlikte, sorunu ideolojik ve siyasal düzlemde aşmaya çalışmıştır. Bu arkadaşlar, hemen hemen tüm Kürt örgütleri ile ilişki kurup yaşadıkları sorunu onlara anlatmışlar ve aynı zamanda birlik olanaklarını araştırmışlardır. Fakat ne yazık ki, Kürt örgütleri o dönem işin ciddiyetini anlamamışlardı ve meseleye müdahil olmamışlardı. Antep grubu aryaışları doğrultusunda, 1978 yazında kurulan Tekoşin örgütüyle de ilişki kurdu. Yapılan görüşmeler sonucunda, grubun bir kesimi, Ali arkadaşla birlikte Tekoşin örgütüne katıldı. Antep grubu ile birlikte ayrılanların çoğunluğu; ölüm tehditleri ve saldırılar nedeniyle ya siyaseti bırakmış ya da tekrar örgüte geri dönmüştür. Kalan gruptan 6 arkadaş PKK tarafından katledilmiştir. Bu 6 kişiden birisi olan Ali Yaylacık, 30 Mart 1979 tarihinde, eski arkadaşları tarafından katledildi.
Katledilişinin 46. yıl dönümünde Ali Yaylacık ve onun şahsında diğer devrimcileri bir kez daha saygı ile anıyoruz. Katilleri ise lanetliyoruz.
Dersimzaza.com
31 Mart 2025