21
Cts, Haz
4 New Articles

İşlevsiz olan Kürtçe mi yoksa sizin aklınız mı?

Kurdistan
Typography
  • Smaller Small Medium Big Bigger
  • Default Helvetica Segoe Georgia Times

Devletin propaganda aygıtları ile Apocu propaganda aygıtları, Kürt ulusal varlığına karşı aynı propaganda argümanlarında birleşmiş gözüküyorlar. Böylece, Öcalan’ın ‘’devletle bütünleşme’’ siyasetinin ne anlama geldiğini de anlamış oluyoruz.

 

Ahmet Aydın

16 Haziran 2025

 

Devletin propaganda aygıtları ile Apocu propaganda aygıtları, Kürt ulusal varlığına karşı aynı propaganda argümanlarında birleşmiş gözüküyorlar. Böylece, Öcalan’ın ‘’devletle bütünleşme’’ siyasetinin ne anlama geldiğini de anlamış oluyoruz.

Türk şovenistleri şimdiye kadar ‘’Madem Kürtçe diye bir dil var, siz neden Türkçe konuşup yazıyorsunuz?’’ diyorlardı. Özellikle Emin Çölaşan bu argümanı çok kullanırdı. Sanki, yüz yıldır Kürtçe konuşulmasını yasaklayıp bu dili yok etmeye ve bize zorla Türkçe öğretmeye çalışanlar bu barbarlar değilmiş gibi, bize ‘’niye Türkçe konuşuyorsunuz’’ diye soruyorlardı. Bu barbarlar, Kürtçenin yaygın ve yoğun bir biçimde kullanılmamasının suçunu Kürtlere yıkıyorlar, üstelik bu zayıflığı da Kürtçenin bir dil olmadığına kanıt olarak gösteriyorlardı. Türk şovenleri, Kürtlerin Türkçe konuşmasını ve yazmasını, Kürtçe diye bir dilin olmadığına ya da bugün Öcalan ve Apocuların söylediğine benzer bir şekilde, bu dilin; ‘’işlevsiz’’ ya da ‘’bilim ve eğitim alanlarında kullanılmayacak düzeyde geri, dil olma vasfına sahip olmayan toplama bir sözcük yığını’’ olduğuna dair kanıt olarak sunarlardı. Bu propaganda hala bitmiş değildir. Tam tersine devlet, kendi elemanları teşhir olduğu için, şimdi yabancı akademisyenlere parayla bu konuda kitaplar ve makaleler yazdırıyor.

Twitter’da Adnan adıyla yazan zat da, Öcalan’ın ‘’Kürtçe işlevsiz bir dildir’’ iddiasını hemen doğru olarak kabul etmiş ve savunmaya geçmiş[1]. Savunmasını da, o bildik ‘’en iyi savunma saldırıdır’’ taktiği üzerine kurmuş ve Kürtçenin işlevsizliğinin sorumluğunu yine Kürtlere yüklemiş. Şöyle diyor bu zat:

‘’Iyi de, madem ki Kürtçeye ișlevsiz bir dil denilmesi zorunuza gitmiș, neden ișlevli hale getirmiyorsunuz? Neden tepkilerinizi Türkçe yazarak gösteriyorsunuz?’’

Yani bu zat da Türk şovenistleri gibi diyor ki, ‘’Madem Kürtçe diye bir dil var neden kullanmıyorsunuz? Kullanmıyorsanız ya da birisine Kürtçe cevap vermiyorsanız demek ki Kürtçe işlevsiz bir dildir.’’

Öcalan’ın tefsirciliğine soyunmuş bu zat işlevsizliği de şöyle açıklıyor:

‘’Ișlevsizlik, atıl durumda olması, kullanılmıyor olması demek. Dil var ama kimse kullanmiyorsa ișlevsizdir demek ki. Bu dilin zayif olduǧu ya da yetersiz olduǧu anlamina gelmez. Evinin önünde bir araban var ama kullanmıyorsan senin araban işlevsizdir.’’

Oldukça sefilcedir bu düşünceler. Birincisi; Kürtçe ‘’işlevsiz’’ bir dil değildir. Türkçe kadar yaygın ve yoğun konuşulmadığı doğrudur, ancak ‘’işlevsiz ya da kullanılmayan ölü bir dil’’ değildir. İkincisi; Kürtlerin çoğunluğu iki dillidir. Türkçe başlayan bir tartışmaya da elbette Türkçe katılırlar. Kürtler arasındaki Kürtçe tartışmalara da, Kürtçe katılırlar. Nitekim bu tür tartışmaların örneklerini sosyal medyada çokça görüyoruz. Diyeceğimiz şudur, Kürtlerin Türkçe konuşması Kürtçenin ‘’işlevsizliğine’’ bir kanıt olarak sunulmaz. Ancak Kürtlerin iki dilli bir yaşam sürdürdüklerine kanıt olarak gösterilebilir.

Dil araba mıdır ki, bir kenara park edilsin. Dil mal mıdır ki, bir depoda kilitli tutulsun. Dil elbise midir ki, gardropa asılsın istenildiği zamanda çıkarılıp giyilsin? Dil insanın hafızasında, bilincinde, kültüründe yaşar, canlıdır. Dil bir insan grubu tarafından konuşulmuyorsa, yani kullanılmıyorsa zaten yoktur. Ancak bir dil varsa, bu o dilin hangi düzeyde olursa olsun bir insan grubu tarafından konuşulduğu anlamına gelir. Ki Kürtçe hala önemli bir nüfus tarafından gündelik yaşamda, sanat-kültür alanında, özellikle müzik alanında yaygın bir şekilde kullanılan bir dildir. Üstelik, baskıların aşılmasıyla hızla canlanmakta ve gelişmektedir. Kürtçe Güney Kürdistan’da uzun bir zamandır ve Rojava Kürdistan’ında da yakın zamandan itibaren üniversite dahil, eğitim ve öğretimde kullanılan bir dildir. Bir dilin var olması da, onun işlevsel olduğunun kanıtıdır. Bu nedenle bilim adamları dilleri ‘’işlevli ya da işlevsiz’’ olarak değil, yaşayan diller ve ölü diller diye gruplandırırlar. Elbette yaşayan dillerin kullanılma yaygınlığı ve yoğunluğu farklıdır. Bu farklılığa dayanılarak, bazı yaşayan diller ‘’yok olma tehlikesi altındaki diller’’ grubuna sokulurlar. Kısacası ‘’işlevsiz dil’’ Öcalan’ın diğer uyduruk tezleri gibi bir tezdir. Bu tefsircilerin görevi de uyduruk tezleri uyduruk fikirlerle kitlelere yutturmaktır.

Kürt yurtseverleri Kürtçenin yaşatılması ve geliştirilmesi için çok çaba sarf ettiler. Halen de ediyorlar. Bu çabaların yetersiz kaldığı ya da konuya gerekli önemin verilmediği söylenebilir. Ancak, bugün Kürtçenin istenilen ölüde konuşulmaması, Kürt yurtseverlerinin bu dilin yaşatılıp geliştirilmesi doğrultusundaki çalışmalarının eksikliği ile açıklanamaz. Yurtseverlerin bu alandaki çalışması olmasaydı, Kürtçe daha fazla gerilerdi. Kürtçenin istenilen düzeyde gelişmemesinin esas nedeni, Kürt ulusunun henüz kendi bağımsız devletine ya da istikrarlı bir öz yönetimine sahip olmamasıdır. Güney Kürdistan ve Rojava’da Kürtçe eğitim ve öğretim alanlarında önemli adımlar atılmıştır. Ancak, Güney Kürdistan federal devleti ve Rojava özerk yönetimi henüz tam olarak kendi ayakları üzerinde duracak durumda değildirler. Bu her alanda ulusal kurumlaşmayı etkiliyor. Güney Kürdistan yönetiminin Kürtçe eğitim konusuna yeterince önem vermediklerini de söylemek gerekiyor. 

İsrail devleti 1948 yılında kurulduğunda, özellikle Avrupa’dan İsrail’e göç eden yetişkinlerin büyük bir çoğunluğu İbraniceyi doğru dürüst konuşamıyordu. Bu yetişkinler okullarda İbranice öğrenen çocuklardan bu dili öğrendiler. Bu örnek devletin bir dilin gelişmesindeki önemini bize fazlasıyla anlatmaktadır.



[1] https://x.com/Adnanalp21/status/1933943280896524752